Kaç Türk Padişah Var? Bir Hikâyenin Kalbinde Saklı Cevap Bir akşamüstüydü… Güneş, Topkapı Sarayı’nın kubbelerinden yavaşça süzülürken Ayşe elinde kahvesiyle, tarih kitaplarını karıştırıyordu. O sırada babası, duvardaki Osmanlı soy ağacına bakıp iç çekti: “Evladım,” dedi, “kaç Türk padişah olduğunu bilmek kolay… Ama her birinin neyi temsil ettiğini anlamak, işte asıl mesele orada.” Ayşe gülümsedi. “Peki baba,” dedi, “sen anlat, ben dinleyeyim.” Ve işte o akşam, tarih sadece rakamlardan değil; insan hikâyelerinden örülmüş bir duvar haline geldi. Osmanlı’nın Kalbi: 36 Padişah, 36 Hikâye Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Sezgisi Ayşe’nin babası söze başladı: “Osman Gazi’den Vahdettin’e kadar 36 Osmanlı padişahı hüküm sürdü. Her…
4 YorumBüyük Aşk Hikayeleri Yazılar
Görünür İktidar ve Güzellik Tacının Siyaseti: “2005 Güzeli Kim?” Gücün Aynasında Bir Tacın Yeri Bir siyaset bilimci için, bir “güzellik tacı”, salt estetik bir ödül değil, toplumsal düzenin ikonografik bir sembolüdür. Hangi yüzler “güzel” addedilir, bu ayrım nasıl meşrulaştırılır, ve kimler bu tacı takma hakkını elde eder? Bu sorular, iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık eksenlerinde derin anlamlar taşır. 2005 güzeli kimdir? Bu sorunun cevabı, yalnızca bir isimle değil, o ismin temsil ettiği güç ilişkileriyle birlikte okunmalıdır. — 2005 Güzeli Kimdir? Gerçek Bilgi ve Temsil 2005 yılında Türkiye güzeli olarak seçilen kişi Hande Subaşıdır. [1] Bu bilgi, medyada, çevrimiçi kaynaklarda yaygın…
Yorum BırakKancalı Kurt Nasıl Tedavi Edilir? Midenizde Parti Veren Misafiri Eğlenceli Yoldan Gönderme Rehberi Hayat bazen sürprizlerle doludur… Ama bazı sürprizler vardır ki, kimse onları davet etmez. İşte “kancalı kurt” da tam olarak öyle bir misafir! Hiç haber vermeden gelir, bağırsaklarınıza yerleşir ve orada keyfine bakar. Siz de anlam veremediğiniz bir yorgunluk, kaşıntı ya da kilo kaybı yaşarken, o içeride parti veriyor olabilir. Bugün bu davetsiz misafiri hem bilimsel hem de bolca mizahla uğurlamayı öğreniyoruz. Hazırsanız, parazitlere karşı savaş başlasın! — Önce Tanıyalım: Bu Kancalı Kurt Kimdir? Kancalı kurt (Hookworm), genellikle ince bağırsakta yaşayan küçük, sinsi bir parazittir. Mikroskobik larvaları genellikle…
4 YorumSürgülü Dolap Bozulur mu? Öğrenme, Mekân ve Dönüşüm Üzerine Pedagojik Bir Düşünme Denemesi Bir eğitimci olarak her nesnede, her kavramda, hatta bir dolap kapağında bile öğrenmenin izini ararım. Çünkü öğrenme, yalnızca bilgi edinmek değildir; çevremizdeki her şeyle ilişki kurma biçimimizdir. “Sürgülü dolap bozulur mu?” sorusu, kulağa teknik bir mesele gibi gelebilir; oysa pedagojik bir bakışla bu soru, bireyin düzen kurma, bozulma ve yeniden inşa etme deneyimini simgeler. Tıpkı öğrenme süreci gibi, her sürgülü dolap zamanla sürtünür, zorlanır, hatta yerinden oynar — ama her defasında yeniden ayarlanabilir. Bir Nesneden Öğrenmeye: Yapıbozumun Pedagojisi Öğrenme kuramlarının bize söylediği ilk şey şudur: Hiçbir şey…
4 YorumSamsak Döveci: Türkü Mü, Hikaye Mi? Bir Tarihsel Bakış Geçmişi Anlamak ve Günümüzle Bağ Kurmak Bir tarihçi olarak, her kültürel öğe, her gelenek ve her türkü, bir toplumun geçmişini anlamak için bir anahtar gibidir. Türküler, sadece melodiler değil, aynı zamanda halkın tarihine, yaşam tarzına ve dünya görüşüne dair önemli ipuçları sunar. Bugün de, bu türkülere bakarken sadece bir şarkı değil, bir dönemin ve toplumsal yapının izlerini görmek mümkündür. “Samsak Döveci” türküsü de tam olarak bu noktada önem kazanır. Herkesin dilinde, fakat çoğu zaman derinlemesine anlaşılmadan bir türkü olarak varlığını sürdüren bu eser, tarihsel süreçlerin ve kırılma noktalarının izlerini taşıyan bir…
8 YorumReklam Yöntemleri Nelerdir? Geçmişten Günümüze Bir Tarihsel İnceleme Bir tarihçi olarak, toplumların kültürel, ekonomik ve toplumsal yapılarını anlamak için bazen en küçük detaylar bile büyük anlamlar taşır. Reklam, uzun yıllar boyunca toplumların ekonomik ve sosyal yapılarının bir aynası olmuştur. Günümüzün dijital reklam dünyasına baktığımızda, karşımıza birçok farklı reklam yöntemi çıksa da, bu yöntemlerin temelinde yatan güçlerin çoğu, aslında tarihsel süreçlerde atılmış olan adımlarla şekillenmiştir. Bu yazıda, reklam yöntemlerinin tarihsel geçmişini inceleyerek, bugünün dijital çağındaki uygulamalarla olan paralellikleri ve kırılma noktalarını irdeleyeceğiz. Reklamın Tarihsel Arka Planı Reklamın tarihi, insanlık tarihinin belki de en eski toplumsal faaliyetlerinden biridir. Antik Mısır’dan Roma İmparatorluğu’na…
7 YorumNom Nedir Kısaca Anlamı? İnsan toplulukları tarih boyunca davranışlarını, ilişkilerini ve düzen anlayışlarını belirli ilkelere göre biçimlendirmiştir. Bu ilkelerin en temeli ise “nom” kavramında gizlidir. “Nom”, Yunanca kökenli bir sözcüktür ve “kanun, düzen, norm, ölçü” anlamlarını taşır. Felsefeden sosyolojiye, hukuktan kültürel antropolojiye kadar birçok disiplinde kullanılan bu kavram, hem bireysel hem toplumsal yaşamın nasıl şekillendiğini anlamada temel bir anahtardır. Tarihsel Arka Plan: Antik Düşünceden Moderniteye “Nom” sözcüğü, Antik Yunan düşüncesinde “nomos” biçiminde karşımıza çıkar. Yunanca nomos, hem “yasa” hem de “alışkanlıkla benimsenmiş kural” anlamını taşır. Bu nedenle antik çağda nomos, sadece yazılı hukuk düzeni değil, aynı zamanda toplumun ortak davranış…
Yorum BırakKalsifikasyon sadece bir tıbbi olay değil; doğanın, kültürlerin ve toplumların “katılaşma” eğilimlerinin biyolojik bir yansımasıdır. Kimi zaman bir damar duvarında, kimi zaman bir eklemde, kimi zaman da bir fikirde ortaya çıkar “kalsifikasyon”. Vücutta mineral birikimiyle başlayan bu süreç, aslında hayatın birçok alanında karşımıza çıkan bir semboldür: Esneklik kaybı, zamanın izleri ve dönüşüme karşı direniş. Bugün gelin, hem bilimsel hem kültürel bir yolculuğa çıkalım ve “Kalsifikasyon nerede olur?” sorusuna yalnızca bedensel değil, toplumsal bir mercekten bakalım. Kalsifikasyon Nedir? Temelde Birikimin Hikayesi Bilimsel açıdan kalsifikasyon, dokularda normalin dışında kalsiyum birikmesi anlamına gelir. Kısacası, kalsiyum tuzları vücudun yumuşak dokularında sertleşme yaratır. Bu durum,…
8 YorumGözetlemecilik Nedir? Felsefi Bir Bakışla Görmenin Ahlakı Gözetlemecilik yalnızca bir eylem değil, bir varlık hâlidir. Göz insana sadece görmek için değil, anlamak ve hükmetmek için verilmiş gibidir. Ancak filozofun sorusu şudur: “Görmek, gerçekten bilmek midir, yoksa bir iktidar biçimi mi?” Gözetlemecilik, insanın hem merakının hem de tahakküm arzusunun kesiştiği yerdir. Birini izlemek, yalnızca onu görmek değil; onun üzerinde bilgi ve güç sahibi olmaktır. Bu nedenle gözetlemecilik, sadece bir davranış değil; etik, epistemolojik ve ontolojik katmanları olan bir varlık tarzıdır. Ontolojik Perspektif: Görmenin Varlıkla İlişkisi Ontoloji açısından bakıldığında, görmek bir varoluş biçimidir. Heidegger’in dediği gibi, “varlık, görünürlükle” ilişkilidir; yani bir şeyin…
8 YorumGösterge Nedir Saussure? Siyaset Biliminin Dil Üzerinden Okuması Bir siyaset bilimci için dil, yalnızca iletişimin değil, iktidarın da aracıdır. Toplumun nasıl konuştuğu, nasıl düşündüğünü belirler; nasıl düşündüğü ise, nasıl yönetileceğini. Bu yüzden “Gösterge nedir Saussure?” sorusu, yalnızca dilbilimsel bir merak değil, aynı zamanda siyasal bir sorgulamadır. Çünkü göstergeler, yalnızca kelimeleri değil, güç ilişkilerini de temsil eder. Ferdinand de Saussure, dilin yapısal bir sistem olduğunu ve her anlamın bir gösteren (sözcük, simge) ile bir gösterilen (kavram) arasındaki ilişkiyle kurulduğunu savunur. Ancak bu ilişki, siyasetin kalbinde de yatar: Devlet, ideoloji ve vatandaşlık da birer “gösterge sistemi”dir. Dil, Güç ve Anlamın Politikası Saussure’e…
Yorum Bırak